22 Aralık 2009 Salı

Otobüs:Acı bir gurbet hikayesi.

Muhtemelen hayatları boyunca köylerinden ilk defa ayrılmış bir avuç insanın hikayesi denebilir Otobüs için.Filme konu olan bu taşralı topluluk için geride kaybedecek pek bir şey kalmayınca ya da bıçak kemiğe dayandığında gurbet kaçınılmaz olarak tek umut halini alır.Her şey göze alınarak yola çıkılır.Filmin başlangıcında oldukça eski bir otobüsü karlı yolda seyir halinde görürüz.Tamamen yabancı oldukları bir ülkeye doğru yol alan otobüs sakinlerinin sanki olacaklar içlerine doğmuş gibi yüzlerini bir keder ve hüzün kaplamıştır.Çok geçmeden Stockholm’e varılır.Şoför hem onları buraya kadar getirmesine karşılık anlaştıkları ücreti alır hem de polise giriş iznini onaylatmak üzere pasaportlarını ve üzerlerinde kalan diğer parayı.Giderken de kendilerine dışarı çıkmamaları konusunda uyarıda bulunarak az sonra döneceğini söyleyip oradan ayrılır.Bir süre geçtikten sonra ahali oyuna geldiğini anlar ama iş işten geçmiştir.Bütün gün korkudan adımlarını atamazlar otobüsten dışarıya.Gece olup el ayak çekilince açlık,susuzluk ve diğer ihtiyaçlarını gidermek üzere dışarıya çıkmaya karar verirler.Gördükleri karşısında inanılmaz bir kültür şoku yaşayacaklar ve hayrete düşeceklerdir.Sanki bir zaman makinesine binmişler yıllarca sonrasına,hiç bilmedikleri,hayal bile edemeyecekleri bir yere gelmişlerdir.Her şey o kadar farklıdır ki bildiklerinden ve yaşadıklarından.Kendilerini süslü vitrinlere hayran hayran bakmaktan alamazlar.Büyülenmiş gibidirler. Şaşkınlık içinde gezerken polisi fark etmekte geç kalmaları sonucu polis onlardan şüphelenir ve kovalamaca başlar.Kaçtığı esnada içlerinden biri diğerlerinden kopar ve kaybolur.Kaybolduğunu anladığında boş ve karanlık sokakta medet umarak arkadaşına seslenişi çaresizliğini yansıtmaktadır.Diğerleri bir şekilde otobüsün yolunu bulur ama kaybolan arkadaşları pek o kadar da şanslı değildir.Dondurucu bir gecenin sabahında oturduğu trabzandan suya düşerek acı bir şekilde ölür.Yaşadıkları karşısında korkuları bir kat daha artınca dışarıya çıkma konusundaki cesaretleri iyice yok olur ve otobüste tekrar geceyi beklemeye başlarlar.Gece olduğunda açlığın çaresizliği ve yiyecek bir şeyler bulma umuduyla çöplere saldırmaları sizi öylesine derinden üzer ki,ilk kez karşılaştıkları yürüyen merdiven karşısındaki şaşkınlıklarına ve düştükleri gülünç duruma tebessüm edemezsiniz bile.Metroda buldukları oyuncak yiyecekleri yemeye çalıştıkları sırada onlarla eğlenen grubu gördüklerinde korku dolu kaçış yine başlar yeniden.Film başlı başına çaresizliği anlatmaktadır en yalın haliyle.Ötekiliği.Öteki olmanın getirdiği o ezikliği.Ne de olsa onlar medeni siz barbarsınızdır.Bir dönem daha iyi bir hayat uğruna gidilen gurbette insanımızın yaşadıklarına bir ayna tutmaktadır Otobüs.El kapılarında uşaklık edip üç otuz paraya harcanan hayatlara bir not düşmektedir.”Kapansın el kapıları bir daha açılmasın.Yok edin insanın insana kulluğunu.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder