1 Aralık 2009 Salı

Özgürlük her zaman ödenen bedel oranında değerli olur


Thelma & Loise bir yol filmi en başta.Hem de türünün en iyi örneklerinden birisi.Filmimizin kahramanları Thelma ve Loise günlük hayatımızda özellikle de gelişmiş batı toplumlarında sıkça rastlayabileceğimiz ortalama bir hayat sürmekte olan iki iyi bayan arkadaş.Bir şekilde hayatlarının dizginlerini ellerinden kaçırmış,hayatları kontrolleri dışında devam eden, evliliklerinde sıkıntılar yaşayan bu iki arkadaş uzun süreden beri devam etmekte olan ve onları mutsuz kılan bu gidişi iyiden iyiye sorgulamaya başlarlar.Aslına bakılırsa hayatlarında hiçbir şey düşündükleri, istedikleri ve hayalini kurdukları gibi gitmemektedir.Etraflarında gördükleri mutluluk oyunu oynayan,mutlu olmadıkları halde öyleymiş gibi görünmeye çalışan,kendilerini hayatın akışına bırakmış birer birey olmak onları son zamanlarda daha da fazla rahatsız etmeye başlar.Artık dizginleri ellerine almaya,kendileri için bir şeyler yapmaya, onlara yabancı olan bu hayatı kendi çizdikleri gibi yaşamaya yani kısaca yaşamayı yaşamaya karar verirler.Birlikte bir hafta sonu gezisine çıkmanın planlarını yapar kısa süre içerisinde de bu planlarını gerçekleştirmek için harekete geçerler.Çıkacakları bu yolculuk onlara hayatlarının bu dönemine kadar bildiklerinden çok daha farklı bir dünyanın kapılarını açacaktır.Çıkacakları bu yolculuk aynı zamanda ikisi için de iç dünyalarına yapacakları bir yolculuğa dönüşecektir.Film baştan sona temposunu hiç kaybetmiyor ve bir yol filmi olması dolayısıyla da geçilen farklı coğrafyalardan dolayı izleyiciye oldukça iyi bir seyir zevki veriyor.Film akmaya devam ettikçe kendine pek güveni olmayan, hayatta inisiyatif almaktan çekinen , adeta hayatı kenarından izlemeyi seçmiş ya da toplum tarafından bunu seçmeye mecbur kılınmış birinin bu süreçte önemli bir kişisel gelişim yaşayarak olgunlaşma sürecine tanık oluyoruz.Özgürlük her zaman ödenen bedel oranında değerli olur ya işte burada da böyle bir durum söz konusu.Erkek egemen bir dünyada ayakta kalmaya çalışan iki iyi dostun serüvenini anlatan bir kadın filmi diyebiliriz filmimize rahatlıkla.Her ne kadar bütün erkekler aynıdır klişesinin ardına sığındığını söyleyemesek de filmin finalinde de göreceğimiz gibi iyimser olanlar azınlıkta ve yetersiz.Filmin final sahnesinde polis müdürünün arabanın arkasından koşarken ellerini kaldırışı, bir şeyleri değiştirmekteki çaresiz duruşu,bu düşüncemizi doğrular nitelikte.Filmin doruk noktası ise özgürlük unsurunun somutlaştırıldığı üstü açık bir Thunderbird ile uçuruma doğru arabayı sürerek adeta göğe yükseldikleri sahne.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder