Yüksel Aksu’nun yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı film Dondurmam Gaymak.İlklerde rastlanılan o acemilik ,o ürkeklik kesinlikle yok; ama diğer yandan film tam anlamıyla bir amatör ruha sahip.En çok dikkati çeken unsurlardan biri de hemen hepsi amatör olan ve yöre sakinlerinden oluşan oyuncu kadrosunun bu coğrafyanın binlerce yıllık tragedya geleneğinin mirasçıları olduklarını kanıtlarcasına sundukları oyunculuk ziyafeti.Sanki bu mirasa ve bu geleneğe bir selam duruşu gibi.Yöre insanın sıcaklığı, samimiyeti filmin her karesine sinmiş adeta, bunu yörede yaşayan ya da bu kültüre tanıdık olanlar daha iyi bir şekilde anlayabiliyor.Filmin konusu oldukça basit ama amacına ulaşmasına asla engel olmayan bir basitlik bu.Büyük dondurma tekellerine karşı hala eski geleneklere göre dondurma üretip satan kahramanımızın Don Kişotvari hikayesi ve mücadelesi anlatılmış.Bu aslında bir anlamda büyük marketlere yenik düşen mahalle bakkalımızın , zamanla yok olan yazlık sinemalarımızın ve buna benzer yitirdiğimiz değerlerimizin ve zenginliklerimizin de bir hatırlatıcısı gibi geldi bana.Gelişmenin sözüm ona modernleşmenin bizlerden aldığı o insani tarafa sanki bir daha dönüp bakmamızı , sahip çıkmamızı ister gibi.Yaratıcı, doğal, samimi ve uzun yıllar sonra bile hatırlanacak başarılı bir film.
Demem o ki;sinema yaşanılanları eşsiz ve sonsuz kılan,hayalleri ise gerçeğe dönüştüren sihirli bir hazinedir.Sinema hayattır.
17 Mart 2010 Çarşamba
Bir cinnet her şeyi halleder
Yüksel Aksu’nun yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı film Dondurmam Gaymak.İlklerde rastlanılan o acemilik ,o ürkeklik kesinlikle yok; ama diğer yandan film tam anlamıyla bir amatör ruha sahip.En çok dikkati çeken unsurlardan biri de hemen hepsi amatör olan ve yöre sakinlerinden oluşan oyuncu kadrosunun bu coğrafyanın binlerce yıllık tragedya geleneğinin mirasçıları olduklarını kanıtlarcasına sundukları oyunculuk ziyafeti.Sanki bu mirasa ve bu geleneğe bir selam duruşu gibi.Yöre insanın sıcaklığı, samimiyeti filmin her karesine sinmiş adeta, bunu yörede yaşayan ya da bu kültüre tanıdık olanlar daha iyi bir şekilde anlayabiliyor.Filmin konusu oldukça basit ama amacına ulaşmasına asla engel olmayan bir basitlik bu.Büyük dondurma tekellerine karşı hala eski geleneklere göre dondurma üretip satan kahramanımızın Don Kişotvari hikayesi ve mücadelesi anlatılmış.Bu aslında bir anlamda büyük marketlere yenik düşen mahalle bakkalımızın , zamanla yok olan yazlık sinemalarımızın ve buna benzer yitirdiğimiz değerlerimizin ve zenginliklerimizin de bir hatırlatıcısı gibi geldi bana.Gelişmenin sözüm ona modernleşmenin bizlerden aldığı o insani tarafa sanki bir daha dönüp bakmamızı , sahip çıkmamızı ister gibi.Yaratıcı, doğal, samimi ve uzun yıllar sonra bile hatırlanacak başarılı bir film.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder